Patara Antik Kenti

Patara göz alabildiğince uzanan harika kumlu plajı ve kumsalın hemen arkasında yer alan antik kenti ile ünlü. Akdeniz Üniversitesinden Prof. Dr. Fahri Işık ve ekibi tarafından 1988 yılından beri kazıları sürdürülen Patara Antik Kenti arkeolojik ve tarihsel değerlerinin yanında Akdeniz kaplumbağaları Caretta - Carettaların milyonlarca yıldır yumurtalarını bırakıp yavruladıkları ender sahillerden biri olması ile de ayrı bir öneme sahiptir.

İ.Ö. 13. yy.a ait Hitit metinlerinde şehir adının Patara olarak geçmesi Xanthos un yanında Likya Bölgesindeki en eski şehirlerinden biri olduğunu gösterir. Bölgenin en büyük ve en işlek limanı olarak önemini hiçbir devirde yitirmeyen Patara'nın yazıt ve sikkelerde Likçe adı Pttara olarak geçer. Hellenistik ve daha sonraki dönemlerde Patara, Arap kaynaklarında ise Batara olarak anılır.

Patara

Hellenistik dönemlerde Tanrı Apollon un kışlık kehanet merkezi, Likya Birliğinin üç oy hakkına sahip şehirlerinden biri, Bizans Döneminde ise Aziz Nikholaos un doğum yeri olarak ün yapmıştır. Kent kutsal topraklara giden hacıların uğradıkları bir liman olmuştur. Yaşamını 16. yy.da Osmanlı Sultanı II. Beyazıt a kadar sürdüren Patara bu önemini hiç şüphesiz Akdeniz ticaret yollarının üzerinde korumalı bir limana sahip olmasına borçludur. Genel olarak antik liman çevresinde odaklaşan kent merkezi, zamanla körfez ile doğudaki liman arasında kalan teraslara yayılmıştır.

Patara

Şehrin önemini yitirip terk edilmeye başlanması, limanın kum ve çamurla dolmasıyla ve 7. yy.dan itibaren güney kıyılarına yapılan Arap akınlarına karşı kentin yukarılara kaymış olmasıyla açıklanabilir. Patara, 1811 - 1812 yıllarında İngiliz deniz kuvvetlerine ait geminin kaptanı Beaufort tarafından yeniden bulunmasıyla tarih sahnesinde bir kez daha ortaya çıkmıştır. 1842 yılında ise C. Fellows ve arkadaşlarının bugün British Museum da sergilenen Xanthos un ünlü anıtlarını yükledikleri liman yine Patara olmuştur.

Patara

Xanthos Vadisinin son şehri ve Likya'nın en büyük liman kapısı olan Patara, bugün Akdeniz in en temiz sahillerinin kenarında kum ve çalılarla kaplı durumdadır. Deniz kumlarının doldurmasıyla denizle ilişkisi kesilen antik liman bataklık ve göl halini almış, bataklıkta oluşan ılgınlar ( Tamarix sp. ) zamanla bölgenin kendine has bitkisi olmuştur. Ayrıca tiyatronun büyük bir bölümünü kaplayan kumların tüm ören yerini örtme tehlikesi karşısında kalıntıların önündeki kumsal Kıbrıs akasyası ve Okaliptüs ile ağaçlandırılmaktadır. Bu sayede durdurulacak kum istilasından sonra ilerletilecek kazılarla ören yeri daha çok gün ışığına çıkma şansına sahip olacaktır. Patara nın genel görünümü diğer Likya kentlerinin özelliklerini göstermez. Her ne kadar erken dönemlere ait kalıntılar varsa da yapılar ve kent planı zamanla çok değişmiştir.

Patara

Bugün ayakta kalan yapıların çoğu Roma - Bizans ve hatta Ortaçağ a aittir. Şehre ve günümüz kalıntılarına giriş görkemli ve çok iyi korunmuş bir Roma zafer takından yapılmaktadır. İ.S. 100 yıllarında bölge valisi adına inşa edildiği, kitabelerinden anlaşılmaktadır. Takın batısındaki tepenin yamaçlarında, Likya tipi lahitlerin bulunduğu mezarlık alanı uzanır. Kentin en güney ucundaki Kurşunlu Tepeye yaslanmış olan Tiyatro Hellenistik Dönem ( İ.Ö. 2. yy. ) özellikleri gösterir.

Patara

Ancak İ.S. 1. yy.ın ortalarında birçok Likya kentinde etkisini gösteren depremle yıkılmış ve yeniden inşa edilmiş olup, bugün büyük ölçüde sahilden gelen kumla doludur. Doğu girişindeki mükemmel kitabe İ.S. 147 deki onarım ve ekleri anlatmaktadır. Tiyatronun yaslandığı Kurşunlu Tepe şehrin genel görünümünün ve yörenin seyredildiği en güzel köşedir. Buradan şehrin diğer kalıntıları; Vespasian Hamamları, Korinth Tapınağı, ana cadde, liman ve Hadrian Dönemi Ambarı rahatlıkla izlenebilir.

Patara

Tepenin kuzeybatısındaki bataklığın arkasındaki tahıl ambarı ( Granarium ) 65 x 32 m boyutlarıyla Patara nın günümüzde kalmış anıtsal yapılarından biri olup, İmparator Hadrian ( 117 – 138 ) dönemine tarihlenmektedir. Ambarın kentle direk ilişkisinin olmaması kente hizmet etmediğini, gemilerle gelen belki de kentte kışlayan buğdayın depolanmasında kullanıldığını göstermektedir. Şehrin suyu yaklaşık 20 km. kuzeydoğusundaki İslamlar Köyü yakınlarında, Kızıltepe yamacındaki kayalıktan getirilmiştir. Kaynakla şehir arasında, Fırnaz iskelesinin kuzeyindeki; mahallen Delik Kemer olarak adlandırılan bölüm ise suyollarının en anıtsal bölümüdür.

Patara

Patara Plajı, Patara antik kenti yakınında bulunan ve bu bölgedeki en büyük ve güzel plajlardan biridir. Patara kumsalı, çevredeki kumsalların en uzunu ve en görkemlisidir. 18 km. uzunluğundaki kumsalın derinliği yer yer 200 - 300 metreye ulaşır. Kumu incedir. Deniz ise sığdır. Hemen hemen hiç durmayan rüzgarı nedeniyle rüzgar sörfü için de uygundur. Patara kumsalı deniz kaplumbağalarının ( Caretta Caretta ) yumurta bıraktıkları yerler arasında bulunduğu için koruma altındadır. Patara plajından içeriye, antik kente, rüzgarla taşınan kumulların önüne geçilebilmesi için setler oluşturulmuştur. Günümüzde de, naturist ve nudistlerin rahatlıkla çıplak olarak yüzüp güneşlenebildiği bir sahil olarak karşımıza çıkmaktadır.


Ana Menü