Dalaman

Dalaman Muğla ilinin şirin bir ilçesidir. Atm Dalaman Uluslararası Havaalanı bu ilçe sınırları içerisindedir. Ortaca nın da ilçe haline getirilmesinden sonra bağlı beldesi kalmamıştır. 16 köyü bulunmaktadır. İlçenin iklimi tipik Akdeniz iklimi olup, Subtropikal iklimi olarak tanımlanabilir. Bu iklim karakteristiğine uygun olarak, yörede kışları ılık ve yağışlı, yazları ise kurak ve sıcaktır.

Akdeniz Bölgesinde, Muğla İline bağlı bir ilçe olan Dalaman, Muğla İli Köyceğiz, Ortaca ve Fethiye ilçeleri ile Denizli ili Çameli ilçesi arasında yer almaktadır. Doğu, kuzey ve batı kesimleri dağlık, güneyi ovalıktır. İlçe topraklarını Gölgeli Dağlar 2.295 m., Boncuk Dağı 2.265 m. engebelendirmektedir. Fethiye Körfezine paralel uzanan bu dağların etekleri yapraklı, yüksek kesimleri de iğne yapraklı ağaçlardan oluşan ormanlarla kaplıdır.

Dalaman Ovası, Muğla ilinin en verimli ovasıdır, Türkiye nin ve dünyanın en verimli ovaları içerisindedir. İlçe topraklarını Dalaman Çayı sulamakta olup, Akdeniz ve Ege Bölgeleri geçiş noktasında bulunmaktadır. Dirmil yakınlarındaki Kocaş dağından doğan, Dalaman çayı Marmaris ve Fethiye arasında yer alır. Toplam uzunluğu 229 km.dir. Batı Torosların Göktepe ve Yaylacık dağlarından inen kolların birleşmesiyle büyüyen çay, dar ve derin bir vadi içinde akarak, Ortaca nın 8 km. güneyinden denize dökülür. Deniz seviyesinden yüksekliği 15 m.dir.



İlçenin ekonomisi turizm, nakliyecilik, tarım, kağıt sanayiine dayalıdır. Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler, buğday, ayçiçeği, fiğ, yonca, pamuk, mısırdır. Bunların yanı sıra narenciye üretilmekte olup, nar, incir, avokado üretilir. Hayvancılıkta damızlık inek yetiştirilir. Buna bağlı süt üretimi yapılmaktadır. İlçede bulunan kuruluşların başında 1982 de işletmeye açılan Dalaman Havaalanı, Tigem ve Kağıt Fabrikası ve devlet Üretme Çiftliği gelmektedir. Özellikle Kağıt Fabrikası mamullerinin ve yörenin tarımsal ürünlerini yurdun dört bir yanına taşıyan canlı bir ulaştırma sektörü vardır.

Muğla nın turistik yörelerine havaalanı vasıtası ile turist girişlerini dolayısı ile ilçenin ekonomisini etkilemektedir. Dalaman Havalimanı artan yolcu trafiğini karşılamak amacı ile yeni tesisler yapılmıştır. Göcek koyları olarak bilinen Dalaman ilçe sınırları içerisinde kalan koylar yat turizmi için çok elverişlidir. Kurşunlu, Akbükü, Göbün, Boynuzbükü, ve Sarsala koyları bunların başlıcalarıdır. Ayrıca Dalaman Yat Limanı ve Deniz Otobüsü Yanaşma Yeri proje ihalesi tamamlanmış olup, yerin bir bölümü SİT, bir bölümü Özel Çevre Koruma Bölgesi içerisinde kalmaktadır.

İlçenin tarihi ile ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Yörede yeterli arkeoloji kazısı ve yüzey araştırması yapılmadığından bu konuda bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak Antik Karya bölgesi içerisinde olduğundan ilçe tarihinin çok eskilere dayandığı sanılmaktadır. Daha önce Köyceğiz İlçesine bağlı olan Atakent ve Dalaman beldelerinin birleşmesiyle tek bir Belediye olan Dalaman, 1983 te ilçe konumuna getirilmiştir.



Kıyıları
Dalamanın Sarısu ve Hurmalı koyu arasındaki deniz kıyısı dışında kalan yerde birbirinden güzel, temiz, sıcak ve deniz ile doğanın kucaklaştığı koylar bulunur. Sarısu ve Hurmalı Koyu arasında kalan sahil şeridinin önü açık deniz olduğundan dalgalı ve derindir. Bu nedenle adı geçen yerde denize girmek zor ve tehlikelidir. Ancak Dabelin güneyinde Dalaman Belediyesi tarafından yapılan Halk Plajında kısmen de olsa denize girmek mümkündür.

Dalgakıran ve Kayacık
Dalaman Çayının denize döküldüğü Sarısu mevkisi ile Hurmalı koyu arasında yaklaşık 10 km lik sahil şeridine denir. Denizi temiz olmasına rağmen kaba, dalgalı ve derinliği nedeniyle, denize girme çok zor olur. Kıyının yarıdan fazlası Tim e, kalanı da havaalanı ve Belediyeye aittir. Sekanın yapımı sırasında bazı araç ve malzemenin deniz yolu ile getirilmesi sonucu adı geçen yere basit bir iskele yapılmıştır. Halk arasında Dalgakıran adı verilen bu iskele aynı zamanda balıkçı teknelerinin barınak yeri olmuştur.

Dalgakıran ile Hurmalı koyu arasında kalan bölüme Kayacık denir. Deniz kıyısının tamamı kayalık olduğundan bu ad verilmiştir. Şehirden bazı atık suların akması sonucu zaman zaman kirlenen deniz, dalganın çıkmasıyla ancak temizlenir.



Halk Plajı
1993 yılında Dalaman Belediyesi tarafından hizmete açılmıştır. İlçe merkezine 12 km uzaklıktadır. Yolu asfalttır. Yaz mevsiminde Belediye otobüsleri çalışır. Plajda wc, duş yeri, otopark nedeniyle, kıyı doldurma ve temizleme işleri yapılarak kısmen de olsa denize girme olanağı sağlanmıştır.

Plajın kuzeyinde restaurant, gazino, açık büfe, otopark ve piknik yeri vardır. Restaurant yıl boyunca açıktır. Tamamı Dalaman Belediyesince yapıyan bu yere Dabel tesisleri adı verilir. Yıllarca Dalamanlıların ihtiyaç duyduğu bu tesise günün her saatinde gidilebilir. Dabel in kuzeyinde denizi ve Dalamanı kuşbakışı seyreden İncebel Tatil Evleri, yöreye bir başka güzellik verir. Ancak bu evler hala tamamlamamıştır. Kayacık yöresine yapımı planlanan yat limanının inşası için henüz gözle görülür bir adım atılmamıştır.

Kapıdağı Yarımadası
Teke yarımadasından sonra Batı Akdeniz Bölgesinin en büyük yarımadasıdır. Sarsala ile Hurmalı koyları arasında kalan bölümdür. Güney Doğu Anadoludan uzanıp gelen Toros Dağlarının sanki sıcaktan bunalmışçasına başlarını suya soktuğu ve eşsiz bir görüntü sergilediği Kapıdağı birbirinden güzel koy, burun ve adalarla kaplıdır. İç kesimlere gidildikçe dikleşerek yükselen tepeler üzerinde zengin tarihi kalıntıları mevcuttur.



Kapıdağı Adını Nereden Almıştır
Güngörmez Cemile ile Hamam koyları arasında kalan dar alan eskiden denizdir. Dalaman ve yöresinde yer alan eski bir devlet denizden saldırıya geçen bir devletin bu saldırısını durduramaz. Çareyi kaçmakta bulurlar. Ancak adı geçen boğazı geçerlerken,akıllarına bir kurnazlık gelir. Bütün ordu boğazın tamamını taşla örerek saldırıyı önlerler. Böylece deniz yolu kapanan saldırgan devlet, yarımadayı dolaşma imkanına sahip olmadığından geri dönmek zorunda kalır. Boğazın kapanmasıyla oluşan bu yarımadanın adı böylece Kapıdağı Yarımadası olarak kalmıştır.

Kapıdağı kıyılarının henüz parsellenip,betonlaşmamış olması yüzünden yöreye gelen turistler tarafından çok beğenilir. Ünlü denizci Kaptan Kusto buralarda yaptığı araştırmalar sonunda sözde uygarlığın henüz buralara ulaşmadığına çok sevindim sözünü kullanırken neleri ifade ettiğini sanırım hepimiz bilmekteyiz.

Kapıdağı adını değil Türkiye de, dünyaya duyuran nice kavimlere beşik olmuş mavi yolculuğa ev sahipliği, tarihe tanıklık yapan bir yerdir. Bu sözler Kapıdağını anlatmaya asla yetmez. Ancak öz benliğini yansıtabilir. Çünkü üzerinde koca bir tarih yaşatan,inci gibi koylara ve tarifsiz bir doğal güzelliğe sahip olan Kapıdağı için cilt cilt kitaplar yazılsa bile azdır.



Koylar
Hurmalı koyundan başlayan koylar sırasıyla; Gerenyatağı, Cemile Güngörmez, Göbün, Merdivenli, Kurşunlu, Hamam, Sarsala, Sıralıbük koylarına eski çağlarda kullanılan limanlar olduğu, hala var olankalıntılarından belli olmaktadır. Adı geçen limanlardan Sarsala, Hıdıvi tarafından yeniden düzenlenerek kullanılmıştır. 1983 yılından sonra Sarsala, Kille ve Boynuzbükü koylarına yol açılarak karayolu ulaşımı sağlanmıştır. Koylardan Sarsala, Kille ve Boynuzbükü dışında kalanların tümü Kapıdağı Yarımadası içinde yer alır. Bu koylara karayolu ulaşımı henüz yoktur. Sadece denizyolu ile gitmek mümkündür. Kurşunlu, Göbün ve Hamam koylarında turizme yönelik küçük işletmeler vardır.



Burunlar Ve Körfezler
Hurmalı Koyundan başlayarak sırasıyla Akça burun, Güngörmez, Kurt oğlu, Kızılkuyruk, Kuyruk, Kara, Boz, Martin ve Topburnu önemli burunlardır. Bunlardan Kurtoğlu Burnu, Kapıdağı Yarımadasının en uç noktasındadır. Burunlar arasına sıkışmış sayısız koycuklar bulunmakta ve sırtını Kapıdağına dayamış, bağrını Akdeniz e açmış, sıcak güneşin altında adeta yer döşeği gibi serilerek, insanoğlunun boylu boyunca uzanıp, güneşin ve denizin tadını çıkarmalarını beklemektedir.

Adalar
Karaburunun boynuzları ile sanki denize iteklediği Domuz ve Tersane Adaları, Dalamanın tek adalarıdır. Birbirine çok yakın olan bu adalar, mavi yolculuğun mola yerleridir. Domuz Adasını Hıdivi, Dalaman Çiftliğini sahiplenmesinden sonra söz konusu adayı da tapusu içinde göstermiştir. Yıllar sonra Hıdıvinin torunu adanın dedesinin tapulu malı olduğunu iddia ederek dava açar. Ancak çiftliğin tamamının kamulaştırılması nedeniyle herhangi bir talep edemez. Ada, Maliye Bakanlığınca Sedat Simaviye satılmış ve adı da Hürriyet adası olarak değiştirilmiştir.

Dalamanın hemen hemen her yerinde tarihi kalıntılara rastlanır. Kapıdağı, Şerefler, Kayadibi, Çöğmen, Kavacık, Gürleyk ve Bozbel Köylerinde yoğun bir şekilde bulunan tarihi kalıntıların en önemlileri kaya mezarları, kaleler, su sarnıçları, türbeler, antik şehirler, köprüler, manastırlar ve tarihi su değirmenlerdir.



Kapıdağı içinde kalan tarihi yerler Krya, Tarihçi Plinus, Ptolemaios, Step - Bynzitinus ve Stadiasmus tarafından Karya, diğer kısmı tarafından da Likya şehri olarak gösterilmiştir. Bu değişiklik şüphesiz yine politik sebeplerden meydana gelmiştir. Krya nın Antik Tribüt listesinde Likyalılar dan ayrı kaydedilmiş olması da bunu göstermektedir. Fakat Taşyaka da olması gereken kaya mezarlarının mevcudiyeti, burada Likyalılar ın iskanına bir işaret sayılabilir. Bu duruma göre burası da geç devirler de muhtemelen Perikles zamanında Likyalılar a dahil edilmiştir.



Lissa
Kryanın güneybatısında, Kargın Gölünün güneyinde eski Lissanın kalıntıları, Bent tarafından bulunmuştur. Kalıntılar duvarlardan ibaret olup, mezara rastlanmamıştır. Burada kesme kaya üzerinde Kar ca harflerle bir kitabe tesbit edilmiştir. Kitabaye göre Lissanın güneyinde Lydanin kuzeyinde, Lydanin bir köyü olan Arymaxanın buluduğu anlaşılmıştır. Bizans devrine sahip olanlar da müstesna bir yapı izi kalmamıştır. Arymaxanın güneyinde Fethiye körfezinin batı sahilinin en ucunda Lydai şehrinin kalıntıları yine Bent tarafından keşfedilmiştir. Bugünkü Kapıdağının güneyine rastlayan bu yerde Bizans devrine ait kalıntılar yer almaktadır. Bu sebeple bölgenin bilhassa Bizans devrinde önem kazanmış olduğu anlaşılmaktadır.

Diğer yandan Hippokomenin Çöğmen Köyünün batısında, Kızılyaka Köyünün kuzeyinde, bugünkü Elcik ve Sabunlu Köyleri içinde eski bir şehrin kalıntıları tesbit edilmiştir. Çukurhisardaki Oktapolis olduğu, kitabelerden okunan bu şehirden Ptolemaios söz etmiş ve Herbez tarafından şehrin ismi, mezarlardaki kitabelerden okunmuştur. Buradaki duvar kalıntıları Bizans dönemine aittir. Fakat bunlar arasında da eski kısımlarda mevcuttur.

Hippokome
Çöğmen Köyü İt Asarı Mevkiinde, hakim bir tepe üzerine kurulmuştur. Hippokome şehrini Arkwright keşfetmiş Stepbiyazitin doğrulamıştır. Şehrin güneydoğu tarafındaki yalçın kayalar üzerinde altı adet kaya mezarı bulunmaktadır. Bu mezarların birinde Grekçe kitabe mevcut olup, bu şehrin adı da bu kitabelerden okunmuştur.

Hippokome At Şehri anlamına gelmektedir. Şehrin güneybatı eteğinde tıpkı Telmossosda mevcut büyük kaya mezarları gibi üç mezar bulunur. Bu mezarların sağı ve solunda, şehrin tepesine çıkmak için basamaklar halinde yol vardır. Tepeyi çevreleyen bir kale ve kalenin içinde su sarnıcı, zahire ambarı olması muhtemel bina yıkıntıları görülür. Bu kısmında ayrıca Grekçe kitabelerde mevcuttur.

Kaleden bakıldığı zaman doğu ve kuzey tarafta kalan Çöğmen Köyünün mahalleleri kolayca görülür, tam kuzeybatıda Kepezbaşı denilen yerde şimdi izine rastlanmayan Roma ve Bizanslılardan kalma bina harabeleri bulunur. Yörede toprak işlendikçe Roma ve Bizans sikkelerine rastlamak mümkündür.

Bundanda anlıyoruz ki Hippokome, şimdi ki harebelerin bulunduğu İt Asarından ibaret değil, şehrin hakim olduğu yerlerde bir takım mahalleleri mevcuttur. Şehrin Karya ve Likya arasında el değiştirdiği, Likyalılara Perikles devrinde geçtiği anlaşılmaktadır.

Hippokomeye Kavacık ve Çöğmen Köyü stabilize yoldan gidilir. Köylere ait dolmuşlar veya özel araçlar ile ulaşılabilir. Dalamana Kepezbaşı 27, İt Asarı Hippokome ye 30 km uzaklıktadır.



Oktapolis
Elcik, Sabunlu ve Kızılkaya köy sınırları içinde bir şehrin kalıntıları tespit edilmiştir. Ptolemaios ve Herbez tarafından şehrin ismi mezarlardaki kitabelerden okunarak Oktapolis " Sekiz Şehir " adını aldığı saptanmıştır. Şehir içinde yer alan ve Kayadibi Köyünün kuzeyini kaplayan yalçın kayalar üzerinde kaya mezarlarına rastlanır. Mezarlar Likya dönemine aittir. Ancak şehrin diğer kalıntıları Roma ve Bizans zamanında kaldığı belirlenmiştir. Mezarlar sarp kayalar üzerine yapıldığından çıkmak ve yaklaşmak oldukça zordur. Kayadibi Köyü içinde de yer yer sur kalıntılarına rastlanır. Oktapolis sınırlarını oluşturduğu kabul edilen bu surlar içinde kiler ve mesken kalıntıları vardır.

Delikli Kavak
Elcik - Bozbel arasında yöreye hakim bir tepe üzerinde bulunan kaya mezarları, sur kalıntıları ve yer mezarlarını Oktapolis antik kent sınırları içine girer. Tepenin güney ucunda bir adet kaya mezarına rastlanır. Önünde geniş bir düzlük ile ucunda bir adet kaya mezarına rastlanır. Önünde geniş bir düzlük ile mutfağı andıran raflar vardır. Etrafı sur ile çevrili olan tepenin üstünde de kesme taşlar, yer mezarları ve taştan yapılmış çeşitli şekiller bulunur. Tepenin güney, batı ve kuzey batı rafları sur kalıntıları ile kaplıdır. Ancak doğu ve kuzeydoğusundaki yalçın kayaların bulunmasından dolayı hiçbir kalıntıya rastlanmaz.Adını yörede bulunan ve asırlara meydan okuyan bir kavaktan alanve Dalamana 47 km uzaklıkta olan buyere özel veya köye ait taşıtlarla ulaşılır.



Ardıçlı Tepe
Bozbel – Gökseki mahallesinin batısında, Çal deresi kenarındadır. Ormanlarla kaplıdır. Batı ve güney tarafları oldukça sarp ve diktir. Etrafı surlarla çevrili basit bir kale görümündedir. Oktapolis antik kent sınırları içine girdiği kabul edilir. Ancak Selçuklulardan kaldığı da iddia edilmektedir.Yöreye Dalaman - Bozbel ve Dalaman- Beyovası yolu üzerinden özel ve köye ait taşıtlarla gidilir. 45 km uzaklıktadır.

Hisar
Gürleyik Köyünün üstündedir. Birbirine bitişik evler her birinin kenarında yer alan kiler ve ahır ile şaraphanelerin konumu dikkat çeker. Bizaslılardan kalma yer Hisardan ziyade Şarap İmalathanesi andırmaktadır. Bugün sadece evlerin taban kalıntıları ile şarap testilerinin konulduğu çukurlar varlığını koruyabilmektedir. Yöreye Dalaman - Gürleyik yolu ile gidilir. Ancak köy içinden kuzeye doğru 1 saat yaya yürünür.

Şerefler - Kozpınar KALYNDA
Şerefler Köyünün kuzeyi ve kuzeydoğusu tamamen tarihi eserler ile doludur. Kale, kaya mezarları, surlar vb eserlerin değişik zamanlara ait olduğu tahmin edilmektedir. Kapıdağı yöresindeki Ldai, Lissay ve Cryanın bir uzantısı olarak kabul edilir. Önceleri Karya elinde bulunan yöre Perikles zamanında Likyalıların eline geçmiştir. Kaya mezarlarını Lukya, sur ve kalenin Bizanslılar zamanından kalmıştır. Kozpınar eski bir ticaret yolu üzerinde mola yeri olarak tanınmış ve bugün hala güncelliğini korumaktadır.



Manastır Tepesi
Gürköy - Karaağaç arasında adı üstünde Manastır Tepesinin batı eteklerinde yer alır. Manastırdan çok az bir kalıntı olduğundan gözle görülür bir yapı yoktur. Bizanslılardan kaldığı söylenir.Ancak adı geçen yerin güneyine 13. yy başlarında yerleşen Rumlar tarafından yapıldığı, Kurtuluş Savaşı sonrası yöreden kaçan Rumların kendi elleriyle yıktıkları tahmin edilir.Adı geçen yere Dalaman- Gürköy yolundan gidilir ve köy içinden 45 dakika yaya yürünerek ulaşılır.

Demirci Dükkanlar
Gürköy - Değirmenyakası mahallesinin kuzeyindedir. 13. yy sonlarında Rumlar tarafından yapılıp işletilmiştir. Halk arasında Demirci Çarşısı adı verilen yerde, demir parçaları, çekiç ve örs kalıntıları ile körük parçalarına rastlanır. O dönemde ovada bolbulunan karaağaçları işlemek ve kerestelerini deniz ötesi devletlere satmak amacıyla kurulduğu söylenir. Yöreye Dalaman Gürköy yolundan gidilir ve köy içinden 30 dakika yaya yürünür. Bir rivayete göre dükkandan çıkan çekiç ve örs sesleri ile dövülen demirlerden çıkan kıvılcımlar uzak köylerden duyulur ve görünürmüş.



Doğa deniz ve tarih şehri olan Dalaman, ancak havaalanının hizmete girmesiyle birlikte turizm ile tanışmıştır. Gerçi eskiden beri Kapıdağı Yarımadasında bulunan birbirinden güzel koylara Mavi Yolculuğun uğrak yerleri olmuştur. Fakat bu durumun Dalaman ile hiçbir ilgisi yoktur. Aslında Dalaman, turizm bakımından bakir olarak tanımlanabilir. Çünkü eşsiz doğal güzelliği, inci gibi koyları, gezilip görülmeyi bekleyen tarihi zenginlikleri, serin ve bol sulu yaylaları, el sanatları, gelenek ve görenekleri ile şifalı otları, bugüne kadar hemen hemen hiç tanıtılmamıştır.

Dalamanda havaalanın açılmasıyla birlikte hareketlenen turizm, gün geçtikçe gelişmekte ve yukarıda sayılan tüm olgular bir bir değerlendirilmektedir. Bundan 12 yıl önceye kadar yörede hiçbir otel, motel, pansiyon, restoran, turizm şirketi ve turist potansiyeli görülmezken bugün aradan az bir süre geçmesine rağmen, turizm alanında önemli adımlar atılmıştır. Elbette bunların birincisi havaalanın açılmasıdır. Böylece İlçe içinde ister istemez bir takım hareket görülmüştür. Bunların en önemlileri turistik konaklama tesislerinin açılması, Sarıgerme yolunun yapılması, bazı koylara kara ulaşımının sağlanması, yörede turizme yönelik alış - veriş yerlerinin hizmete girmesi, dağ turizminin yoğunluk kazanmasıdır.

Ayrıca halk tarafından önemli bir geçim kaynağı haline gelen turizm, dağ köylerinde yaşayan çoğu insanların kazanç sağladığı bir uğraşı olmuştur.Ancak yörede turizmin canlanması için mevcut hizmetler henüz yeterli görülmemektedir. Bu nedenle yıllarca tarım ve hayvancılıkla uğraşan yöre halkının, turizm yönünden bilinçlendirilmesi ve bu yönde yatırımların yapılması gerekmektedir.




Ana Menü